Rivana Cafe

Pelin Işık

hemen hemen daha üniversitedeyken şimdiki 50.sene parkı restorasyonu yapılmamıştı.ankarada bu kadar geniş bir manzaraya haiz bir kaç yer varken niçin burası düzenlenip,kafeler açılıp halkın  oturabileceği dinlenebileceği bir alan haline dönüştürülmez diye düşünürdük dostlarla.şimdiki parkın olduğu yere otomobillerinı çeken ve etraflarına fırlatıtıkları bire şişeleri ile her yeri kırık şişe camıyla kaplayanların yanından yayan geçmek zorunda bırakılıyoruz bizler diye.benim mezun olmama yakın bu parkın olduğu yer düzenlendi tamda bizim istediğimiz benzer biçimde birde kafe açılmış.  ankaraya dönünce derhal bu parka yakın olan iş yerimde çalışmaya başlayınca bir öğle içinde parkın yeni halini merak edip gittiğimde rivane cafeyi görmüş oldum.o  geniş ankara manzarasına nazır bir aleni alana haiz olan kafeyi ve çevreındaki çsafha düzenlemesini görür görmez adeta düşüncelerimin gerçeğe dönüştüğünü görmüş oldum.  şimdi  öğlen içinde veya akşamları ne vakit bu manzarayı özlesem bu kafeye geliyorum.geceleri ankara manzarası daha bir güzel oluyor.özellikle anıtkabir ve kocatepenin akşamki ışıklandırılmış haliyle buradan görmek ayrı bir güzel oluyor.burada oturunca sanki ankara ayağınızı altındaymış benzer biçimde hissediyorsunuz.

123mustafak

Ankara'nın görece yeni parklarından 50. sene parkının arasında yer edinen tek işletmedir. 2010 senesinde arkadaş grubumla müdavimi olarak hemen hemen her öğlen içinde çay kahve içmeye giderdik. Çayları taze ve ucuzdu, servisleri harikaydı. küçük bir vazoda küçük bir canlı çiçek ve taze bir kurabiye çayınıza eşlik ederdi. sonrasında restoran hizmeti de vermeye başladılar. Klasik her cafe-restoranda bulunabilecek ızgara, tost, pizza, kumpir ve makarna çeşitleriyle tepeden Ankara manzarasını seyrederken karnımızı doyurabileceğimiz bir mekandı. Hatta Öyle ki, Ankara'ya gelen her misafirimi kesinlikle önce buraya getirirdim. Yaz akşamları Ankara'nın her yerindeki havai fişek şölenlerini kolaylıkla görebilirdik. Tek dezavantajı telefonların çekmemesiydi. Bir akşam nişan yahut düğün benzer biçimde bir organizasyona ev sahipliği yapmışlığına da şahidim. sadece ne olduysa seneler arasında burası bütün cazibesini yitirmeye başladı. Fiyatlar arttı, lezzetler azaldı ve garsonların tavrı garipleşti. örneğin bigün bizler otururken yağmur çiselemeye başladı. İnatla bizlere şemsiye açmadılar. dev gibi şemsiyeler kapalıydı ve aleni alanda oturan müşteriler ıslanıyordu. Şemsiyeleri açmalarını rica edince de "şimdi açacağız" diye bir yanıt verdiler fakat açmadılar. doğal olarak ki ikimiz de siparişimizi verdik ve servisin yavaşlığından da faydalanarak mekanı terkettik. bir ihtimal de tekel olmanın verdiği avantajla bir müddet daha devam edebilirler sadece bu işletme anlayışıyla fazla süreceğini düşünmüyorum.

kaptanyosun

Siz nerelisiniz bilmem fakat ben doğma gelişme Ankara'lıyım. seneler süresince aramama karşın Ankara'da manzarası güzel ancak bir düzine mekan keşfedebildim. İşte Rivana Cafe de bunlardan bir tanesi. Ankara harbiden naturel güzellik istikametünden noksan bir şehir. Hal bu şekilde olunca da izlenebilecek tek güzellik insan yapısı şeyler oluyor. Akşam vakti şehrin ışıklarını buradan seyredebilirsiniz, çok eğlenceli oluyor. yahut Ankara'da yokluktan bana öyle geliyor. Manzarasını denklemden çıkarttığımız vakit Rivana Cafe'nin öteki bir sürü cafeden pek de ayrımı kalmıyor. Cafe diyorum fakat, bir restoranda bulabileceğiniz her şeyi burada da bulabilirsiniz. Ben çoğu zaman buraya bir şeyler içmeye yada en çok tost, sandviç benzer biçimde atıştırmalık bir şeyler yemeye geliyorum. O yüzden yiyecekleri hakkındaki bir fikrim yok. Muhabbet için de güzel bir mekan, sadece canlı müzik olmadığı zamanlar. Bir defa canlı müziğe muadil geldim, resmen başım ağrıdı. Hem sesini fazla açmışlar aynı zamanda söyleyen arkadaş acemiydi sanırım.